Kolon sindirim sisteminin bir parçasıdır. Sindirim sistemi vitaminler, mineraller, karbonhidratlar, yağlar, proteinler ile suyu alınan besinlerden ayırır ve atık maddelerin vücuttan atılmasını sağlar. Sindirim sistemi yemek borusu (özefagus), mide, ince bağırsaklar ve kalın bağırsaklardan oluşur. Kalın bağırsakların ilk bölümüne kolon denir son kısmını ise rektumla beraber anal kanal oluşturur. Tüm kalın bağırsakların uzunluğu ortalama 150 cm dir ve bunun son 15 cm lik kısmını anal kanal ve rektum oluşturur.
Kalın bağırsaklar beş ana kısımdan oluşur;
Kolon kanseri kalın bağırsağın kanseridir. Sindirim sisteminin en son kısmına rektum (makat) denir ve rektum aslında kolonun son kısmına verilen isimdir. Ancak kalın bağırsak kanserleri genel olarak kolorektal kanserler olarak adlandırılır. Kolorektal kanserlerin %95 den fazlası adenokanserdir. Daha az oranda olmak üzere de; karsinoid tümörler, gastrointestinal stromal tümörler (GIST), lenfoma, sarkom görülebilir.
Kolon kanserlerinin büyük bir kısmı başlangıçta adenomatöz polip denen iyi huylu (benign) bir ufak doku parçasından gelişir. Bu iyi huylu poliplerin bir kısmı zaman içerisinde kolon kanserine dönüşürler.
Polipler küçük ve genellikle bir şikayete neden olmayan lezyonlardır. Bu nedenle düzenli kontrollerin kolon kanserinden korunmadaki önemi büyüktür. Zamanında yapılacak bir kolonoskopi ile bu polipler alındığında ileride kansere dönüşmelerinin önüne geçilir.
Hastalığa yakalanma ihtimalinizi arttıran etkenlere risk faktörleri denir;
Kolon kanserine sahip hastaların çoğu hastalığın erken evresinde bulgu vermezler. Bulgu vermeye başlaması genellikle kanserin boyutu ve yerleşimi ile alakalıdır.
Evre I: Kanser kolon veya rektumun iç yüzünü döşeyen yüzeysel tabakaya sınırlı (mukoza) bağırsak duvarının dışına taşmamış kanser varlığı
Evre II: Kanser rektum veya kolon duvarını tutmuş ancak yakındaki lenf nodlarına yayılmamış.
Evre III: Kanser etraf lenf nodlarına yayılmış ancak vücudun diğer bölümlerine sıçramamış
Evre IV: Kanser karaciğer, akciğer gibi uzak organlara sıçramış (metastaz)
Eğer kanser küçük, poliple sınırlı ise kolonoskopi sırasında yapılacak bir polipektomi (polipin alınması) ile kanserin tamamı alınabilir ve bir ameliyata gerek kalmaz. Daha büyük polipler endoskopik mukozal rezeksiyon yöntemi ile yine kolonoskopik olarak ameliyata gerek kalmadan tamamen çıkartılabilirler. Her iki durumda da ameliyata gerek duyulmaması için tümörün tamamen çıkartıldığının ve geride kanser dokusu bırakılmadığının patolojik inceleme ile teyit etmesi gerekir.
Parmak kalınlığında ucunda video kamera sisteminin ve diğer ince el aletlerinin girebileceği kadar küçük kesilerden (1-2 cm) sokulan aletlerle kalın bağırsağın veya rektumun hastalıklı bölümünün çıkartılması.
Eğer kolonoskopi ile çıkarılmaya izin vermeyecek kadar ilerlemiş tüm bağırsak duvarını tutmuş veya çevre dokulara ilerlemişse kanserli kalın bağırsak kısmı cerrahi olarak çıkartılır (parsiyel kolektomi). Komşu lenf nodları da aynı sırada çıkartılır ve sağlam bağırsak uçları birbirine dikilerek tekrar ağızlaştırılır (anastomoz). Bazen kanserli bağırsak kısmı çıkarıldıktan sonra açıkta kalan bağırsak bölümleri birbirine dikilemez bu durumda açıkta kalan bağırsak kısmı cilde ağızlaştırılır (kolostomi). Bağırsağın cilde ağızlaştığı yere de özel bir torba (kolostomi torbası) yapıştırılır ve bu torba doldukça değiştirilir veya boşaltılır. Kolostomiler yapılan cerrahi türüne ve hastalığın evresine göre sürekli veya iyileşme olduktan sonra tekrar kapatılmak üzere geçici olarak açılabilirler.
İleri evre kanser varlığında veya hastanın genel durumu ağır bir cerrahiyi kaldıramayacak kadar kötü ise kanserin oluşturduğu bağırsak tıkanıklığına bağlı şikayetleri (ağrı, büyük tuvaletini yapamama, gaz çıkaramama, bulantı, kusma gibi) ortadan kaldırmak için tıkalı yerin daha üstünde bir yerine kolostomi açılır veya kanamaya bağlı acil bir durum söz konusu olduğunda kanserli dokuyu içine alacak sınırlı bir cerrahi yapılır.
Bazı özel durumlarda örneğin kolorektal kanserle beraber kanserin karaciğere de yayılmış olduğu durumda hem bağırsaktaki kanserli kısım hem de karaciğerdeki kanserli kısımlar aynı seansta birlikte veya farklı iki seansta yapılacak ameliyatlarla ayrı ayrı alınabilir. Bazen bu cerrahi öncesinde kemoterapi uygulanarak kanserli dokuların küçülmesi veya ameliyat edilebilir sayı ve boyuta gelmesi beklendikten sonra da bu cerrahi yapılabilir.
Kemoterapi kanser hücrelerini tahrip etmek ve yok etmek için uygulanan ilaç tedavisidir. Kolorektal kanserlerde sıklıkla ameliyattan sonra patoloji raporuna göre kitlenin boyutuna göre ve lenf nodlarında da kanserli hücre görülmesi durumunda verilir. Amaç kanserin tekrarlama (nüks) ihtimalini en aza indirmektir.
Vücudun başka organlarına yayılımın söz konusu olduğu hastalarda da kullanılır. Şikayetlerin azaltılması veya çıkarılamayacak kadar büyük veya çok sayıda kanser yayılımının olduğu (örneğin karaciğer) durumlarda tümörlü dokuları küçültüp ameliyatla çıkartılabilecek boyutlara getirmek için kullanılır.
Rektum kanserinde kemoterapi radyoterapi ile birlikte kullanılır.
Radyoterapi X ışını gibi yüksek enerji kaynaklarının; ameliyattan sonra kalma ihtimali olan kanser hücrelerini yok etmek, büyük olan tümörü küçülterek ameliyatta kolay çıkarılmasını sağlamak veya kolorektal kansere bağlı şikayetleri azaltmak için uygulanır.
Erken evre kolon kanserinde nadiren kullanılır, ancak rektum kanserinde özellikle kanser rektum duvarını tamamen tutmuş ve komşu lenf nodlarına yayılmışsa her hastada uygulanır. Genellikle kemoterapi ile birlikte kullanılır. Rektum kanserinde ameliyattan sonra kanserin tekrarlama riskini azaltmak için uygulanabilir.
Normal sıradan kişilerin 50 yaşından sonra kolorektal kanser gelişimi açısından kontrol edilmeleri gereklidir. Ailesinde kolon kanseri olan veya başka risk faktörlerini taşıyan kişilerde kontrollerin daha erken yaşta başlaması gerekir.
Günlük yaşamda yapılacak bazı değişikliklerle kolon kanseri riskini azaltabiliriz
Bazı ilaçların ve cerrahilerin yüksek riskli kişilerde kolorektal kanser riskini azalttığına dair çalışmalar olmakla beraber kesin olarak uygulanmalarını destekleyecek yeterli verilere sahip değiliz